Woody Allen, filmlerinin iyi birer takipçisi olanların –ve kendisini kitaplarından da bilen, tanıyan okuyucularının– bile
Geçen yıl Reuters Haber Ajansı’na verdiği röportajı okuduğumda hüzünlenip yutkunduğumu
hatırlıyorum... Gülümsemeyi de elden bırakmadan tabii! Okuduğum cümleleri
sarfeden kişi öyle böyle biri değil, Woody Allen’dı sonuçta.
Yıllar evvel eşiyle beraber iki
çocuğu evlat edinmişti Allen. Röportajı yapan (Zorianna Kit), “Eşinizle iki
çocuk evlat edinmiştiniz. Şimdi 12-13 yaşlarında oldular. Hiç aile saadeti için
biraraya gelip filmlerinizi izliyor musunuz?” diye bir soru sormuş. Allen’ın
cevabı şöyle: “Hayır. Bir kere aile
saadeti gibi bir kavramımız yok. Büyük kızıma Alfred Hitchock ve Marx Brothers
filmleri izletmişliğim var. Ama asla kendi filmlerimi göstermedim.”
Gasteci, sorusunu “Neden?” diye sürdürünce devam ediyor
Allen: “Ailemi şov dünyasından ne kadar
uzak tutabilirsem o kadar iyi. Ben de herhangi bir baba figürü olmayı
başarmalıyım. Babalarını ünlü bir insan olarak düşünmelerini istemiyorum. Onlar
da düşünmüyorlar zaten. Benim kaybetmeye
mahkûm biri olduğumu düşünüyorlar. Arada bir yüzüme de vururlar bunu. Okula
gidip de ‘babamın filmi ilk haftasında 12 milyon dolar kazandı’ diye
böbürlenmelerine tercih ederim bu durumu. [Bahsi geçen film ‘’Paris’te
Geceyarısı’’dır –Milât]”
Ergenlik döneminde olan
çocuklarının –ve tabii kendisinin– bu durumunu neden bir film olarak işlemediği
yönündeki bir soruya ise ‘böyle bir
filmin gişede iyi bir başarı elde edemeyeceğini’ belirterek geçiştiriyor
Allen.
Röportajı yapan anasının gözü
tabii, ‘hani gişedeki hasılat senin için
önemli değildi?’ diyor. Allen’ın cevabı şöyle: “Hayır, böyle bir filmi ben de izlemek istemem. Cüzdanınızdan
çocuklarınızın fotoğrafını çıkarıp da ona buna göstermek gibi bir şey. Herkes ‘aman
da aman, ne güzelmiş’ der ama kimsenin zerre kadar umurunda olmaz. Ben de
insanları böyle bir şeye maruz bırakamam.”
Ama bence röportajın en vurucu
sorusu şuydu: “76 yaşında geriye baktığınızda,
hiç pişmanlığınız var mı?” Elcevab: “Milyonlarca
pişmanlığım var. Daha agresif olmam gereken ama agresif olmaya cesaretim
olmadığı olaylar. Her şey çok farklı olabilirdi... Ortada fol yok yumurta
yokken esip gürlediğim zamanlar çok var.”
Ağlamaklı şeyler yazmak geliyor içimden,
en iyisi burada kesmek…
Klark!
Hamiş:
Anglosakson arkadaşlar bahsi
geçen röportajı buradan okuyabilirler:
Yorumlar
Yorum Gönder