Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cahit Zarifoğlu'nun Toplu Şiirler Kitabına Girmemiş Bir Şiiri: "Külfet"

KÜLFET Hızır Yumuşak bir çocuk ağzı Hızır Ağ atıp durdun diri denizin suyuna Hızır Bu balıklar platin Kapı açık Ev ve ben Yalnızız güya Odalar Kalp duvarlarına ayarlı Bir duygu kalabalığı Seni seviyorum Yankılanıyor bu Sokakları kalabalıkla geçiyorum Herkesin Bakıyorum bir kefeni Bir tabutu var sırtında Bir sorum da var büyük kente Sevgi hangi tenhada yaşanır Hangi türbede ürer Hangi mezbahada boğazlanır Açık ağızları kadınların Bir damla süt konuyor Şiş gözlerine çocukların Babalar pazularla Ekmek aralarında kırbaçlanıyor Duruyorum. Sis çöküyor üstüme Engebeler bir bir kalkıyor Bu kapılanası yalnızlıkta Seni seviyorum Seni duyuyorum kendimi Ah yalnızlığım Başını al git bir gün Bırak beni Dostlarla buluşup toplanalım başında Asfalta yığılıp kalan ölünün Buluşma saatında denizler Saat kuleleri On adım atınca ağaçlar Pranga dükkânları Ağzı düdüklü adamlar Bir atmaca geçiyor b

XIII. yy'da Arap Bir Kadın Ozan Tarafından Yazılmış Bir Şiir

Alexander Rodchenko Uzayan aleti bir sütun kadar güçlü olacak kendi mekânını enine boyuna kaplayacak Başı, canlıların önünde ışıldayan bir fener gibi olacak Kendini hemen ortaya atacak Yeryüzünde ondan daha iyisi olmayacak Benim aletime bir çömlekçi gibi Biçim verecek, sonra da onu Arzularıma uyarak hoşnut edecek

Lesvos'lu Sapfo'dan İnciler

“Hiç uyarmadan, kasırga nasıl sökerse meşeleri kökünden, öyle sarsıyor yüreğimi aşk.” “Ey tahtı ışıl ışıl Aphrodite ulu Zeus'un düzenci kızı, yalvarırım yüreğimi acılarla dağlama! Yardımıma gel gene, hani eskiden sesimi duyunca nasıl, çıkıp babanın sarayından kanat çırpan kuşların çektiği yaldızlı arabana biner; yeryüzüne inerdin bulutsuz mavilikten ölümsüz dudağında o aydınlık gülüşle sorardın, 'Gene nen var?' derdin, 'nedir gene/deli gönlünü çelen? Tılsımımla kimi/baştan çıkarıp yollamam gerekiyor koynuna?'” “Ah Gongyla, benim biricik gülüm, sıyır sütbeyaz giysini üzerinden. Nasıl istiyorum şimdi gelmeni, benim isteğimi beslesin güzelliğin. Ne zaman görsem seni bu giysinin içinde, öyle güçsüz ve öyle mutlu oluyorum ki, çok kızsam da Kyprian'a, işte yalvarıyorum öç almasın diye benden, belki hemen salıverir seni, Gongyla ve gelirsin yeniden bana, bil ki sensin en çok arzuladığım dünya bir yana, sen bir

Ceket Cebimde Taşıdığım İki Şiir

SONBAHARDA BİR ŞAFAK VAKTİ Julio Romero de Torres'e Uzanıyor yol kayalıkların arasından Gösterişsiz çayırda kara boğalar otluyor. Çiy damlalarıyla ıslanırken toprak nehrin dönemecine doğru ağaçlı yol yaldızlanıyor. Sırtında tüfeğiyle sivri kayaların arasından yürürken avcı, mor dağlara vuruyor güneşin ilk ışıkları. Antonio Machado (Çev:   Eray Canberk ) * GECE BİTTİ Gece bitti Ay eriyor doğan günde Battı batacak sulara Bu ovada eylül ne kadar diri Çayırlar yemyeşil Bahar toprakları sanki güneyde Bıraktım eşi dostu Eski bahçelere gittim gizli gizli Seni anmak için tek başıma Sen Ay'dan ötelerde bir yerdesin Burda gün doğarken Nal sesleri gelirken kaldırımlardan Salvatore Quasimodo (Çev:   Federico Barberio )

Yusuf Atılgan'ın Bütün Şiirleri (ve Birkaç Soru)

Ölü Su İçsin mi kansıcağı ikindilerde İki ucu denizsiz çay suyundan Dört boynuzlu yörük öküzü Çıkamaz ininden yaz uykusunda çakıroğlan duvarda çamursarısı sidikkızılı boynuzbozu bir ölüdoğa sıvanın altında kim var Susuz aç kim gizliyor olumlu tarhanayı sevimli ifritlerden as kendini çakıroğlan bir türküde oturacaksın yapayalnız sabah çayları bir türküde üzüm Kısır tarlada gereksiz bir kaya ya da İskender sininde bir kabartma taşdonuğu (yaşadıydı Karacoğlan Kızı Yunus karıncası kansıcağı ikindilerde harman kaşıntısı) Kendir saplarıyla asılmış uzarken yarı yolda Suçluyum sayın yargıç bir zurnacı çingene ısmarlayın ipime Ya siz sayın Yargıç? Yusuf Atılgan [Yazı Dergisi,   Sayı 1,   1978.] * Ayrılık Doğu yeli esiyor karşıdan kirpiklerim tozlu Ergin başaklar geçiyor iki yanımdan Sensiz Bir serin denizde misin kumda mısın Öyle mi omzunda kuruyan deniz tuzu Bensiz Çorak tarlada geçkin bir at çakalı Bir telli ka

1 + 1 = "seni seviyorum gautama tek sen kaldın"

Paul Verlaine: "Ey ölmek istememek, ey ölememek biraz!"

* "İşte yapayalnızım ürkek ve yapayalnız,/ Umutsuz, garip bir öksüz misali ablasız,/ Daha çok üşüyorum ak saçlı bir adamdan." * "Bırak biraz dinlensin bu alevli arzular./ En doyumsuz anında bile sevdanın, ey yar/ Kadın bizi ablaca terkedebilmelidir." * "Yaşantımın sıcak, tatlı kadını/ -Meleğim!- Orospum! Canım!" * "Bu nefret dolu kalbimde/ Bir nedensiz yasdır ağlar/ İhanet mi desem? değil/ İçimde bir kuruntu var.// Kuruntulardır en çetin/ Acıları ömrümüzün,/ Sevdadan ve kinden yoksun/ Kalbimde dağlarca hüzün!" * "Yosunlar iplik iplik suları örüyordu" * "Ya eski çılgınlıklar yine yola düşseydi?/ Ya bu dünler yeseydi o güzel yarınları?" * "Bunca çektiklerim niçin?/ Zamansız mı doğuverdim?/ Kardeşler büyüktür derdim: / Dua edin Gaspard için." * "Ey ölmek istememek, ey ölememek biraz!" * "Kara düşleri değil: / İnce belleri düşünün,/ Kara düşleri değil: / Güzelleri düşünün!" * &

Aleksandr Puşkin: "Adım, neyine yarar ki?"

* "Kendini aşka kurban eden kim?/ Duygu yüklü özgür şairler, siz!/ Gönlü sevgiliye ettiniz teslim" * "Niye şiir yazayım? Akçaağacın/ Altında bıraktım çöl esinine/ Terkettiğim o liri sonsuza dek,/ Bir sise karıştı zayıf yetenek." * "Gönlümün işi/ Arzuyla dolmak,/ Anılarım, düşü/ Yakalıyor bak." * "Hem bir kez seven bir daha sevemez ki/ .../ Bil ki, yalnız keder kalır hepimize." * "Senin konutundayım artık ben.../ Artık hızlı adımlarımdan,/ Tutku dolu sessizliğimden,/ Yankılanan soluğumdan,/ Cesur ve titrek ellerimden,/ Ve ateşli dudaklarımdan/ Tanı bu sevgiliyi; geldi,/ Benim coşkum, mutluluğum bu!.." * "Sizi seven bir aptaldır elbette;/ Sevmeyen biriyse yüz bin kere aptal." * "Bağışlayın, hayır, gerçekten./ Çocuk değilim, şairsem de ben." * "Daha kötü ne olabilir: / Bir evde zavallı karı/ Dandik kocaya hüzünlenir,/ Yaşayarak yalnızlığı" *  "Nice ac