‘Ada’, teoride dört tarafı sularla çevrili kara parçasıdır ama İngiltere bir ada değildir. –Hazar da göl değildir, malûm. Zaten bende şans yok; ne adalıyım ne de ‘tiren’ görmüş bir çocuk. Hayatımda eksikliğini duyduğum onca şeyin içinde iki tanesi var ki ruhumun derinliklerinde saklıdır: ada’lı olmak ve içinden tiren geçen bir köyde büyümüş olmak. –İkisi bir arada olmaz ve bu iki insan birbirlerine kavuşamaz. Ama, edebiyat burada bize yardım edebilir! Şairlerin iyileştirici hüznünde beni çarpan ve beni bulsun istediğim ilk şey, etrafı sularla çevrili bir yok-ülkeden, gençliğin ateşiyle sürüklenilmiş bir uzak-ülkeden bahsedip beni düşlerine ortakçı etmeleri, yahut, bir eski zaman hikâyesinden dem vurur gibi, raylar üstünde akıp geçen zamana, geçip giden onlarca farklı yüze, pencereden sarkmış kollara, perdeleri çekilmiş kompartımanların saman sarısı hayallerine şahitlik edeyim istemeleridir. Böylesi kaç şiir okudum bilmiyorum. –Evet, birçok! Sanırım gerçek şiir okuru,