Yalnızca bizde yazılanlara mâlediliyor olsa da anı kitaplarının doğasında olduğunu düşündüğüm bir yaklaşım var: çoğunlukla, ya bir şeyleri örtmek/yok saymak ya birilerinden intikam almak ya da hakikati ortaya çıkarmak gibi büyük ve belki de anlamsız iddialarla yazılıyorlar. Anı kitapları ile günceler hangi noktada, ne oranda birbirlerinden ayrılır ve ne oranda ayrışabilirler bu ayrı bir tartışmanın konusu. Böyle de olsa, anı kitapları ve günceleri şiire en yakın tür olarak görüyorum. (Baudelaire’in güncesine düştüğü alt başlığın “Apaçık Yüreğim” olması boşuna değil.) Bu şiirin en saf biçimini, ‘sıradan’ ya da ‘kendi halinde’ diyebileceğimiz, yazdıklarına büyük anlamlar yüklemeden, biraz da Henri Frédéric Amiel gibi kendiyle konuşmak, kendini tanıma ve anlama ihtiyacı ile yazılanlarda bulmak daha olası diye düşünüyorum. Öte yandan yetkin bir anı kitabının ‘özden’ güncelere ihtiyaç duyduğu da çok açık. Svetlana Aleksiyeviç ya da Patti Smith’in kitapları bunun güzel örne...