Kitap ya da yazar odaklı filmleri çok severim. Çoğu kitapseverin de aynı duyguda olduğunu tahmin edebiliyorum. Öyle ki, kimi sinefil-kitapseverler bu içerikteki filmleri kendi beğenileri ölçüsünde çeşitli mecralarda listelemiş durumdalar -arayan bulur. Benim bu soy filmlerde (çoğunlukla ‘Batı’ ve Uzakdoğu sinemasının ürünleri olduğunu savlayarak söylüyorum) dikkatimi çeken şeylerden biri de şu olmuştur: diyelim ki karakterlerden biri yazar; henüz kitabı bile olmayan bir yazar ya da şiir yazıyor/şair. Karşısındaki kişi ona ne -iş- yaptığını sorar, o da “yazarım/yazıyorum” ya da “şairim/şiir yazıyorum” der. Bu cevaba bizim ülkemizde asla ama asla sağlıklı bir karşılık verilemez. Oysa ben bu filmlerde her zaman bir ciddiye alma, dikkat kesilme ve saygı ifadesi gördüm. Bu gerçekten de böyle midir bilemiyorum ama farklı kültür ve dillerde çekilmiş filmlerin bu oranda bir tutarlılık içinde bu konuya yaklaşmış olmaları beni her zaman şaşırtmış ve uzun uzadıya düşündürtmüştür. Şiirin bu...