Bir tavsiye bekledim. Saygı duyabileceğim bir kadından. Bugüne kadar hep erkeklerden öğüt aldım.” Susan Sontag, Alice Yatakta Annem bahar temizliğine başladığında ev bir şantiye alanına dönüşürdü. Yaş aldıkça sorumluklarımın derslerimi çalışıp saygılı bir çocuk olmaktan ibaret olmadığını anlamış, beş çocuklu, çilekeş bir annenin yükünü bir nebze olsun alabilir miyim telaşına düşmüştüm. Perdeleri takmak benim işimdi mesela. Bütün muhalefetime rağmen vazgeçmediği “duvar silme” işinde de kardeşlerimle beraber ön saftaydık. Konu komşu nezdinde “örnek çocuklar” olarak gözüksek bile, bu büyük temizlik ayininin her aşamasında mırın kırın ederdik aslında. “Ev temiz zaten, ne gerek var?” ya da “Daha iki ay önce bayram temizliği için evi altüst etmedin mi anne, bahar da neymiş?” Bu türden söylenmelerimiz yerini bulmaz, tebessümle karşılanırdı. Ama bazen de lafını esirgemezdi: “Sen ne anlarsın salak oğlum, çok konuşma da şu bezi sıkıp getir bakalım...” Yerlerin ikinci silinişinden sonra halı...