Kısa ya da uzun, tek bir
yolculuğum yoktur ki ilk adımından yolculuğun sonsaniyesine kadar kendimle
konuşmadan, tartışmadan geçmiş olsun…
Bu konuda, artık, yılların
verdiği bir tecrübeye ve çevikliğe sahibim diyebilirim.
Örneğin sırf bu yüzden cep
telefonum her daim ‘sessizde’ olur.
Şöyle: yoldayım, yürüyorum yine
(güzel yürürüm)... Birdenbire (Çehov’u hatırladın mı burada?) ne idüğü belirsiz
bir anı yıllar öncesinden gelip musallat oluyor. Komik yahut değil… Ya da bayat
diyelim.
Şimdi ner’den, nasıl buldu beni?
Ben onu çoktaaaan unuttum sanıyordum. Hatta unuttuğumu bile unutmuştum...
İşte o an çevredeki alelade bir
görüntü bile beni o an ‘çatlatacak’ gibi oluyor.
Dilimi ısırıyorum olmuyor,
yanaklarımı çiğniyorum olmuyor, patlamak üzereyim...
Eyvah!
Yoldan gelip geçen herkesin bana
baktığı, işkillendiği hissine kapılıyorum. Bakıyorum olacağı yok…
Hemen çıkarıyorum cebimden
telefonu, dayıyorum aceleyle kulağıma ve başlıyorum:
HAHAHAHAAA
demek öyle dedi ha… HAHAHAHAAA!
Bu da bir çeşit delilik galiba.
Yorumlar
Yorum Gönder