"... ey efendim
Senin
yanında sakinleşirdi deliliğim"
(Sevgilim Kanundur)
"Sana
ölümümü sunuyorum... şiirin rengiyle...
Nasıl
da şarkı söylediğimi sanırsın hâlâ?"
(Bir
Anı Kırıntısı)
"Sensin
beni ıslatan yağmur... kuraklıkta
Yağmurunda
beni kirletmeden"
(Kadın Bedeninde Kadersin Sen)
"Ne
kitabımla ne düşüncemle ikna oldun
Günler
de seni geri getirmedi bana
Yerleşik
bir malikane istedin benden
Ben
kendim ömür boyu göçmenken"
(Zamanımdan
Kaçırdın Şiirimi)
(s.
28)
"Beni
öldürür bu korkun.. ey kadın
Tülün
ardında ararsın teselliyi...
Sevgide
utanç olmaz
Ağırlığı
olmaz ırmağı geçen atların...
Kırmazlar
hiç bir surun yüksekliğini...
Kasırga
gibi savurmazlar...
Ah...
beni yutan sevgin
Söküp
savuran kasırga gibi..."
(Seçtiğim)
(s.
36)
"Gerçekten
sende bu derin denizi tanımasaydım
Yüzmezdim
Seni
tanıyıp ezberlemeseydim
Başlamazdım..."
(Suyun
Altından Mektuplar)
(s.
37)
"Sevgin
kafirlik gibi... keser beni
Bu
kafirlikten
Çıkarmaya
gücün vardır... çıkar beni"
(Suyun
Altından Mektuplar)
(s.
38)
"Bir
köşede terkedildim yalnız
Küçük
sevgiyi üzüp...
Küçük
arzuyu delirterek...
Belki
sen de bu sayfaların arasında bir nesnesin
Küçük
bir selam... Bana dönen bir selam..."
(Küçük
Bir Durum, 5)
(s.
44)
"Bir
suskunluk alır atı kuşkulanınca..."
(Katkat
Yasemin)
(s.
47)
"Kadınlığınla
yarat hüznümü
...
Kadınlığınla
toplayayım günahlarımı
Dağılmış
kırık billur gibi."
(Hüzünlü
Kaside)
(s.
48)
"Yanlışlıkla
girdim kralın cennetine
Evlendirecek
sandım
Sultanın
kızıyla
Gözleri
doldu... Zemzem suyundan daha saf
Dudakları
doldu... nar çiçeğinden daha çekici
Benimle
düşledi uykusunu...
Beyaz
prensler gibi...
Aşkını
öğret bana ey efendim, saçma sapan konuşmayayım
Öğret
bana... nasıl acılaşır yaşam...
Sultan
vermezse kızını..."
(Hüzünlü
Kaside)
(s.
49)
"Gözleri,
subhanallah tapılacak gibi."
(Fincanı
Okudu)
(s.
50)
"Baba
sevgisi renginde...
Öğretmez
bana... babamın rengini
Uzanana
kadar ömrüm...
On
beşinde..."
(Lolita)
(s.
53)
"Hayatımın
hesabını isteme benden
Onu
anlatması uzun sürer ey mevlam..."
(Sözcüklerle
Resim)
(s.
55)
"Nikahsız
sev beni...
...
Bağırır
gibi cesedimde
Beni
sev."
(Ağırlık
Yapan Kaside)
(s.
57)
"Ey
anne... geçmiş köreltti beni
Ve
Şam'ın gecesini
Iraklaşan
Şam
Şam'ın
değişimi
Anılarımızda
duruyor
Geçmişimiz...
uyur dizlerimizde"
(Anneme
Beş Mektup, 4)
(s.
67)
"Eylül
bitti... Hangi Şam?"
(Anneme
Beş Mektup, 5)
(s.
68)
![]() |
Nizar Kabbani, Hüzünlü Irmak, çev. Metin Fındıkçı, iyi-şey-ler yayıncılık, 2000. |
***
Yorumlar
Yorum Gönder