Ana içeriğe atla

Rimbaud'dan 70 Dize




1.
"Oy! Ne güzel sabah bu: sabahı yetimlerin"
(Öksüzlerin Armağanları)

2.
"Yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgâr."
(Duyum)

3.
"Başağı seyretmekten daha güzel ne vardır?"
(Demirci)

4.
"Öğrenmek istiyoruz: -Kuşkular 'hayır' diyor"
(Güneş ve Ten)

5.
"Gök! Aşk! Özgürlük! Bu nasıl düş Deli Kız!"
(Ofelya)

6.
"Bir aşk tespihi solgun omuriliklerinde"
(Asılmışların Balosu)

7.
"Ey milyonlarca İsa, karanlık, tatlı gözlü"
(Doksan İki Ölüleri)

8.
"Dişsiz, salyalı ağzında dualar, pek tatlı"
(Tartüf'ün Yazgısı)

9.
"Kıçı yaralı Venüs, güzelliği köpekçe."
(Sudan Doğmuş Venüs)

10.
"Gülerdin, aşk esrikliğiyle hoyrat"
(Nina'nın Yanıtları)

11.
"Dudağım dudaklarının özlemini taşıyor..."
(Müzikvari)

12.
"Ceza mıydı bana tatlı gülüşün!.."
(Üç Öpücüklü Güldürü)

13.
"Yoksul İsalar."
(Garipler)

14.
"Ey haziran akşamı! Ey coşkun on yedi yaş!"
(Roman)

15.
"Düşlediği romanı kurardı bütün gece."
(Yedi Yaş Ozanları)

16.
"Zeus gibi amansız, bir baba gibi tatlı"
(Anlı Şanlı Sarrebruck Zafer Alayı)

17.
"Belçikalı kızları bakışından tanırım"
(Çapkın Kız)

18.
"Üşüyor, Doğa onu sıcak kollarınla sar."
(Kuytuda Uyuyan Asker)

19.
"Dizeler yazıyorum, sayıp heceleri tek tek"
(Aylaklığım)

20.
"Beşik gibi sallarız seni zahmetli Tutku."
(Rahibeler)

21.
"Ve çevrede bir sürü aptal eşya uyuyor"
(Çömelmeler)

22.
"Durmayın, haydi acılı şallar örtün"
(Sevgilim Küçük Kızlar)

23.
"Tatlı yaralar açar içimde binlerce düş"
(Akşam Duası)

24.
"Ey Mayıs! Bu ne baldırı çıplaklık!"
(Paris'in Savaş Şarkısı)

25.
"Ölüm homurdanıyor, köpürüyor yapıtın"
(Paris Cümbüşü)

26.
"O İsa ki, günahkâr göbeklilerden uzak"
(Kilisedeki Yoksullar)

27.
"Ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim?"
(Çalınmış Yürek)

28.
"Bu acayip sarsıntı, melek Eller"
(Jeanne-Marie'nin Elleri)

29.
"Pek de sevimlisin, yıkandığında"
(Çiçeklerle İlgili Ozana Söylenenler)

30.
"İşte cehennem yüzyılı bir Yüzyıl"
(Çiçeklerle İlgili Ozana Söylenenler)

31.
"Şöyle bir baktı papaz bekleyen kurbanlara"
(İlk Kudas Törenleri)
32.
"Sokrat, İsa, Azizler, Bilgeler, gına geldi!"
(Bilge Adam)
33.
"Ben gerçekte yaşadım düşlerde yaşananı."
(Esrik Gemi)
34.
"Bir ağlama arzusu doğup doğup ölüyor."
(Bit Ayıklayan Ablalar)
35.
"A kara, Ö beyaz, İ kırmızı, Ü yeşil, O mavi"
(Sesliler)

36.
"Duanın bittiği anlar"
(Kargalar)

37.
"Virgül polenler tüküren mürekkep çiçekleri"
(Oturanlar)

38.
"Yürüyoruz öç dolu, yakıp yıkarak"
(Başdönmesi)

39.
"Yatakta aşkın derin uykusu"
(Sabah Dileği)

40.
"Ey Çobanların Ecesi!"
(Sabah Dileği)

40.
"Ey Galya! görür müyüm sarı ormanı bir gün"
(Michel ve Christine)

41.
"İnekler ile su içmek."
(Susuzluk Güldürüsü)

42.
"Çocuk gözyaşlarımın tuzu gibi saydam su"
(Anı)

43.
"Koca ortalıkta yok, rüzgâr ayartmış onu"
(Yeni Evliler)

44.
"Bekleyiş... sıkıntı... Boşvereceğim"
(Sabır)

45.
"Her şey güzel! çok, çok güzel! Susalım."
(Brüksel)

46.
"Dünya bir çirkeftir"
(Altın Çağ)

47.
"Kibarlar alemindendi o, kendini vermeyi bilen..."
(Aşkın Çölleri)

48.
"Safir, maden küreler düşlüyorum acı saatlerinde. Sessizliğin ustasıyım."
(Çocukluk)

49.
"Bilgeliğim çalkantı kadar hoşlanmış. Nedir ki benim hiçliğim, sizi bekleyen uyuşukluk yanında?"
(Yaşamlar)

50.
"Hayır! Hep yalnızca nişanlı öksüzler kalacağımız bu cimri ülkede geçirmeyeceğiz yazı."
(İşçiler)

51.
"Erdem ve dil en basit düzeye inmiş, pes!"
(Kent)

52.
"... bir Bağdat Bulvarının devinimine karıştım bir an."
(Kentler)

53.
"Akşam saatlerinin denizi tıpkı Amelie'nin memeleri."
(Akşam Saatleri)

54.
"Kucakladım yaz şafağını."
(Seher)

55.
"Korlar ve köpükler."
(Barbar)

56.
"Kelepir elmaslar, kaydı kuydu yok!"
(Ucuzluk)

57.
"Çocukluğu için Helen'in ürperdi kürkler ve gölgeler"
(Fairy)

58.
"... hiç hesapta olmayan bir savaş düşlüyorum."
(Savaş)

59.
"Yetti! Vakit arınma vaktidir, kaçırılmış denizlerin"
(Tarihsel Akşam)

60.
"Ey, kanlı toprakta ve parlak hidrojende, korkunç ürperişi toy sevdaların!"
(H)

61.
"... lehçemiz bastırıyor davulu."
(Demokrasi)

62.
"Ey O ve biz!"
(Cin)

63.
"Tek tanrımdı mutsuzluk."
(Cehennemde Bir Mevsim)

64.
"Bir el ha kalem tutmuş, ha saban! Ellerin çağı! -Asla ellerimle geçinmeyeceğim. Uşaklığın sonu yok. Dürüstlük dilencilikse ben yokum."
(Kötü Kan)

65.
"İğreniyorum aptallığımdan."
(Cehennem Gecesi)

66.
"Yatakta aşkın derin uykusu"
(Sayıklamalar)

67.
"Ben ki nice zamandır o cehennemlikler sürüsündeyim! Hepsini tanırım. Hep tanırız birbirimizi; iğreniriz birbirimizden. İyilik nedir bilmeyiz."
(Olmayacak Şey)

68.
"Ömrüm yıprandı. Gidelim!"
(Şimşek)

69.
"Kumsallar, dağlar aşıp biz, doğuşunu yeni emeğin, yeni bilgeliği, zorbaların ve iblislerin kaçışını, bağnazlığın sonunu selamlamaya ne zaman gideceğiz, tapmaya -ilk öncüler!- yeryüzündeki Noel'e?"
(Sabah)

70.
"Geldi güz! ... -ve artık yapabileceğim tek şey bir ruhun ve bir bedenin içindeki gerçeği elde etmek."
(Veda)



Hamiş:

Bu bloğun takipçilerinin tahmin edeceği üzere 
bütün alıntılar 
–favori çevirmenim!– 
Erdoğan Alkan’a aittir Varlık Yayınları
Bu vesileyle kendisini bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

[...] Günce

M. Milât Özçelik [22 Eylül 2023 – 8 Mart 2024]   ~  B İ T T İ  ~   23. Hafta & 24. Hafta   Temmuz ayının o güzel, sıcak günlerinin birinde, 'dünya hayatım' için işbaşı yapar gibi, bir pazartesi sabahı doğmuşum, 25 Temmuz 1988'de. Belki de bundan, yaz günlerini çok severim. Güneşten şikâyet eden biri olmadım hiç. Yazın bitimiyle beliren sonbaharı sevmeyişim de yine bundan olsa gerek. Sonbaharın gelişiyle hissettiğim şey hüzün değil, düpedüz üzünçtür. Tabiatın sonraki adımını, kışı düşünüp iyice üzülürüm. Bütün kışlarım üzgün geçer. Derken ilkbahar gelir. İlkbaharı yazdan da çok severim. Çiçeklenen ağaçları izlemeye, kuş seslerini dinlemeye, çimlenen toprağa bakmaya doyamam. Yeşilin bütün tonlarını severim. İlkbaharda göğün rengi bile açılır. Kışın kasveti dağılmış, öfkesi dinmiştir. Yer gök ferahlar, tabiat gibi insan da gevşer, hafifler... Çocukluğumun yarısı, bir gölgeye uzanıp o berrak göğü izlemekle, onu anlamaya çalışmakla geçti. Geniş zamanlardı.   Bir özel hastan

Bir Ardıç Kuşu Yaşadı

    Bu, hayatım boyunca yazdığım en zor ve ‘önemli’ yazı. Kötü bir rüyadan uyanıp ölüm haberini okuduğum  Engin Ardıç  hakkında. Üzerimdeki kesif hüzünle ne ölçüde hakkını verebilirim bilmiyorum ama  Ardıç Kuşu , bu dünyaya doğmuş olmaktan sonraki en değerli katkıyı sundu bana:  okumak.   2005-2006 filan olmalı... Lise bitmiş ve ben, nedense bir ‘eşik’ kabul ettiğim 20 yaşımın arifesinde, anlatması uzun sürecek meseleler yüzünden arkadaşsız kalmıştım ve fena halde başarısızdım. (Güncesinde  “ Bu yaşın hayatın en güzel dönemi olduğunu söyleyenlerin canına okurum!”  demişti ya Paul Nizan, işte öyle.) Üniversite sınavlarına hazırlanıyordum sözde ama onun da tadı yoktu. Ne olmak ya da ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Hayat berbattı ve ben, o güne değin eksikliğini hissettiğim şeyin ne olduğu konusunda bir fikir sahibi bile değildim.   Oradan oraya, sersem gibi salınıp durduğum bir gün, güzel bir yaz günü olarak kalmış aklımda, yaşadığımız apartmanın altındaki çay ocağının taburelerinden b

Yusuf Atılgan'ın Bütün Şiirleri (ve Birkaç Soru)

Ölü Su İçsin mi kansıcağı ikindilerde İki ucu denizsiz çay suyundan Dört boynuzlu yörük öküzü Çıkamaz ininden yaz uykusunda çakıroğlan duvarda çamursarısı sidikkızılı boynuzbozu bir ölüdoğa sıvanın altında kim var Susuz aç kim gizliyor olumlu tarhanayı sevimli ifritlerden as kendini çakıroğlan bir türküde oturacaksın yapayalnız sabah çayları bir türküde üzüm Kısır tarlada gereksiz bir kaya ya da İskender sininde bir kabartma taşdonuğu (yaşadıydı Karacoğlan Kızı Yunus karıncası kansıcağı ikindilerde harman kaşıntısı) Kendir saplarıyla asılmış uzarken yarı yolda Suçluyum sayın yargıç bir zurnacı çingene ısmarlayın ipime Ya siz sayın Yargıç? Yusuf Atılgan [Yazı Dergisi,   Sayı 1,   1978.] * Ayrılık Doğu yeli esiyor karşıdan kirpiklerim tozlu Ergin başaklar geçiyor iki yanımdan Sensiz Bir serin denizde misin kumda mısın Öyle mi omzunda kuruyan deniz tuzu Bensiz Çorak tarlada geçkin bir at çakalı Bir telli ka