(Giriş)
Besleyip büyüten, acıtan, biçim
veren her şeyin bir "son kullanma tarihi" var. Yazı hariç! “Günümüzde doğayı sevenler, hayal içinde
olmakla suçlanıyorlar” diyen bir insanın hangi çağ yangını içerisinden
konuştuğunu kim söyleyebilir?
Şiire tutkuyla bağlı olan
insanlar vardır. (Her zaman olmuştur böyleleri. Heyhat! Çoğu bir itiraf gibi
söyler bunu; yalnızca şiir yazdığı için değil, okuduğu -çok okuduğu!- için de ‘şiirden
utananlar’, vardır!) Onlar, yazının yalnızca uzak ya da yakın bir geçmişten,
yıkıntılardan, çoktan toprakla içiçe geçmiş yeis ya da sevinç dolu
şahitliklerden değil, gelecekten, mukadder kabul edilen sonlardan da haberler
verdiğini bilirler. İyi bilirler!
Camus, “Chamfort’da
hiçbir zaman aforizma sanatı söz konusu değildir” diyor. Camus’ya göre,
Chamfort’un anlattığı onlarca küçük hikâye ve aforizmadan yola çıkarak bir
“dünya komedisi”ne ulaşırız. O, resmini çizdiği ‘komedi’nin, soluduğu tarihin en
önemli kahramanıdır. Chamfort’un yazdığı
her şeyi büyük bir romanın parçaları olarak kabul eder Camus ve “inanılmaz öykü” olarak adlandırdığı bu adı konulmamış
yapıt için şunları söyler: Bu bir reddin
öyküsüdür, kendinin yadsınmasıyla sona eren her şeyin yadsınmasının bir
öyküsüdür, yokluğun öfkesinde kendisini tüketen mutlak’a doğru bir amansız
koşudur!
Sahiden
de bu red öylesine keskindir ki Chamfort
yalnızca inancını yitirdiği, çürüdüğüne inandığı ‘toplumsal değerler’den değil,
başarılarla başlamış bir hayattan, kendisini seven kadınlardan da vazgeçmek
zorundadır. Artık hiçbir şekilde tasvip etmediği, hor gördüğü bu hayat her an
sırtında hissettiği bir kamçı gibidir. Kişisel bir ahlak eylemi dışında
sığınabileceği hiçbir yer, değer yoktur. Bu zoraki tecrit Chamfort’u yabanileştirir. Başta kendi olmak üzere bütün çevresine
kötü davranmaya başlar, her şeyi geri çevirir. Kabul ettiği, tutunacak tek dal
olarak gördüğü erdemler yegâne trajedisi olur. Camus, Chamfort’un bu
noktaya geldikten sonra söyledikleri için, “İnançsızlık
hiçbir zaman böyle güçlü bir şekilde vurgulanmadı” der.
Gelinen
nokta korkunçtur. Çünkü hırpanî bir ruhî sergüzeşt dönemi bitmiştir, yaşanacak
olan, kaçınılmaz bir bedensel yıkımdır artık. Chamfort’un ve ‘şahitlik ettiğimiz’ romanın büyüklüğünün tam da bu
noktada başladığı söylenir. Fransız
Devrimi’nin ihanet ettiği değerleri yanına alır ve devrime karşı durur. Devrimin
ahlakını savunur. Bundan sonrasını Camus’nün
kaleminden okumak en doğrusu: Chamfort, devrimin kendisini mahkûm edeceğine inandığı gün, bu kesin
düşkırıklığı karşısında, tabancayı çeker, sağ gözünü çıkaran kurşun burnunu da
parçalar. Ama henüz yaşıyordur! Yeniden toparlanır, bir usturayla boğazını
keser, vücudunu parçalar, silahını aranır ve sonunda dizleri ve bilekleri
çözülür. Kapıların dışına kadar sızan ve kendini ele veren kan gölünün ortasına
yığılır. Hayal edilmesi zor bir intihar arzusu, bir kıyım çılgınlığıdır bu!
Bütün bunların yorumları aforizmalarında bulunur: “İnsanlar zorlu kararlardan korkarlar, ama güçlü ruhlar ve bükülmez
karakterler için bıçak sırtında dinlenmek yaraşır!”
Nietzsche’nin
en sevdiği insanlardandı Chamfort!
(Sözlük)
Ahlak
“Yararlan ve yararlandır, ne kendine ne de başkasına bir kötülük yapmadan: İşte inandığım tek ahlak.”
“Yararlan ve yararlandır, ne kendine ne de başkasına bir kötülük yapmadan: İşte inandığım tek ahlak.”
Buyurganlık
“Buyurganlıktan öyle nefret ediyorum ki, ’diyordu adam,’ bir doktorun ’reçete’sine bile dayanamıyorum!”
“Buyurganlıktan öyle nefret ediyorum ki, ’diyordu adam,’ bir doktorun ’reçete’sine bile dayanamıyorum!”
Cömertlik
“Cömert olmadan önce adil olmak gerekir: Gömleği olmayana ipek fistan gerekmediği gibi.”
“Cömert olmadan önce adil olmak gerekir: Gömleği olmayana ipek fistan gerekmediği gibi.”
Çürüme
“Zenginlik içindeki yaşlılar gençlerden daha çok bozulmuşlardır. Çünkü çürüme olgunluğun ardından gelir.”
“Zenginlik içindeki yaşlılar gençlerden daha çok bozulmuşlardır. Çünkü çürüme olgunluğun ardından gelir.”
Doğa
“Günümüzde doğayı sevenler, hayal içinde olmakla suçlanıyorlar.”
“Günümüzde doğayı sevenler, hayal içinde olmakla suçlanıyorlar.”
Dostluk
“Aşırı ve pek ince bir dostluk, bir gülün kıvrımından bile yaralanır.”
“Aşırı ve pek ince bir dostluk, bir gülün kıvrımından bile yaralanır.”
Edebiyat
”Edebiyatta önemli biri olmak için ya da hiç değilse hissedilir bir devrim yapmak için, politikada olduğu gibi her şeyi hazır bulmak ve tam zamanında doğmak gerekiyor. ”
”Edebiyatta önemli biri olmak için ya da hiç değilse hissedilir bir devrim yapmak için, politikada olduğu gibi her şeyi hazır bulmak ve tam zamanında doğmak gerekiyor. ”
Fransa
”Fransa: İnsanın kendi kötülüklerini göstermesinin genellikle yararlı olduğu ve erdemlerini göstermesininse her zaman tehlikeli olduğu ülke!”
”Fransa: İnsanın kendi kötülüklerini göstermesinin genellikle yararlı olduğu ve erdemlerini göstermesininse her zaman tehlikeli olduğu ülke!”
Gülümsemek
”Tüm zamanların en büyük kaybı, gülmediğimiz zaman yitirdiğimiz şeydir. ”
”Tüm zamanların en büyük kaybı, gülmediğimiz zaman yitirdiğimiz şeydir. ”
Halk
”Halk (denilen yığın. ç.n.) kuşku götürmez, erdemlerin ve duyguların saflığına hiç inanmaz. Ve ulaştığı da, genellikle sadece bayağı fikirlerdir. ”
”Halk (denilen yığın. ç.n.) kuşku götürmez, erdemlerin ve duyguların saflığına hiç inanmaz. Ve ulaştığı da, genellikle sadece bayağı fikirlerdir. ”
İnanç
”İnanç tinin bilincidir.”
”İnanç tinin bilincidir.”
Kitaplar
”Günümüzde kitapların çoğu, bir gün önce okunmuş kitaplarla bir günde yazılmış izlenimi veriyor. ”
”Günümüzde kitapların çoğu, bir gün önce okunmuş kitaplarla bir günde yazılmış izlenimi veriyor. ”
Lira
”Fransız Akademisi’ne para toplanıyordu. Altı frank ya da bir lira eksik gelmişti: Cimriliği dillere destan bir üye para koymuş olduğundan kuşkulanır oldu, ama para verdiğini ileri sürdü. Parayı toplayan: ‘Onu görmedim, ama ona inanıyorum’ deyince Fontanelle tartışmayı kesti: ‘Onu gördüm, ama yine de inanamıyorum!’ ”
”Fransız Akademisi’ne para toplanıyordu. Altı frank ya da bir lira eksik gelmişti: Cimriliği dillere destan bir üye para koymuş olduğundan kuşkulanır oldu, ama para verdiğini ileri sürdü. Parayı toplayan: ‘Onu görmedim, ama ona inanıyorum’ deyince Fontanelle tartışmayı kesti: ‘Onu gördüm, ama yine de inanamıyorum!’ ”
Mirasyediler
”Bir doktor şöyle diyordu: ‘Ancak mirasyediler çok para öderler.’ ”
”Bir doktor şöyle diyordu: ‘Ancak mirasyediler çok para öderler.’ ”
Nasıl
”Gerçek bir olaydır. Madam, Kral’ın kızı (16. Louis’nin ) hizmetçilerinden biriyle oynarken onun eline bakar ve parmaklarını saydıktan sonra: ‘Nasıl?’ der çocuk şaşkınlıkla, ‘sizin de beş parmağınız var, benim gibi!’ Ve emin olmak için tekrar sayar. ”
”Gerçek bir olaydır. Madam, Kral’ın kızı (16. Louis’nin ) hizmetçilerinden biriyle oynarken onun eline bakar ve parmaklarını saydıktan sonra: ‘Nasıl?’ der çocuk şaşkınlıkla, ‘sizin de beş parmağınız var, benim gibi!’ Ve emin olmak için tekrar sayar. ”
Onur
” ‘Bir ismin, bir zümrenin, bir talihin desteği olmadan onurlu bir adamın tutunması ancak büyük acılarla olur,’ diyordu adam: Oysa, bu elverişliliklere sahip olan adam, tam tersine, bizzat kendine karşı olarak yüceltilmiş olduğunun farkındadır. Bu iki adam arasında, dalma aygıtı ile yüzücü arasındaki fark söz konusudur.”
” ‘Bir ismin, bir zümrenin, bir talihin desteği olmadan onurlu bir adamın tutunması ancak büyük acılarla olur,’ diyordu adam: Oysa, bu elverişliliklere sahip olan adam, tam tersine, bizzat kendine karşı olarak yüceltilmiş olduğunun farkındadır. Bu iki adam arasında, dalma aygıtı ile yüzücü arasındaki fark söz konusudur.”
Özgürlük
”Ancak özgür halkların tarihi dikkate değer. Zorluğa boyun eğmiş halkların tarihi bir kısa öyküler toplamından başka birşey değildir.
Avrupa’nın gerçek Türkiye’si Fransa’dır! Yaklaşık yirmi kadar İngiliz yazar despot ülkelerden söz ederken ‘Fransa ve Türkiye gibi’ sözünü kullanır. ”
”Ancak özgür halkların tarihi dikkate değer. Zorluğa boyun eğmiş halkların tarihi bir kısa öyküler toplamından başka birşey değildir.
Avrupa’nın gerçek Türkiye’si Fransa’dır! Yaklaşık yirmi kadar İngiliz yazar despot ülkelerden söz ederken ‘Fransa ve Türkiye gibi’ sözünü kullanır. ”
Parantez
”Parantez (ayraç) sanatı toplumda güzel konuşma sanatının gizlerinden biridir.”
”Parantez (ayraç) sanatı toplumda güzel konuşma sanatının gizlerinden biridir.”
Ruh
”Ruhun yüceliğinden kaynaklanan ince bir hüzün vardır. ”
”Ruhun yüceliğinden kaynaklanan ince bir hüzün vardır. ”
Sır
”Sır saklama ile sır vermenin yasaları aynıdır.”
”Sır saklama ile sır vermenin yasaları aynıdır.”
Sohbet
”Sohbetler su üzerinde yapılan gezilere benzerler: Hemen hiç farkına varmaksızın kara’dan ayrılırız ve ancak kıyıdan çoktan uzaklaştığımızda kıyıyı terk ettiğimizi fark ederiz.”
”Sohbetler su üzerinde yapılan gezilere benzerler: Hemen hiç farkına varmaksızın kara’dan ayrılırız ve ancak kıyıdan çoktan uzaklaştığımızda kıyıyı terk ettiğimizi fark ederiz.”
Şiir
” ’Şiirler…’ diyordu, adamın biri, her zaman torbalanmış olmayı hak eden zeytinler gibidirler. ”
” ’Şiirler…’ diyordu, adamın biri, her zaman torbalanmış olmayı hak eden zeytinler gibidirler. ”
Tanrı
”Tanrı dünyayı yarattığında kaosun devinimi, dingin bir kargaşada uyuduğu zamandan çok daha yoğun bir kaosu gerektirmiş olmalıydı. Yeniden örgütlenen bir toplumun önündeki engeller, bize nasıl yoğun bir kargaşa gibi görünüyorsa öyle. ”
”Tanrı dünyayı yarattığında kaosun devinimi, dingin bir kargaşada uyuduğu zamandan çok daha yoğun bir kaosu gerektirmiş olmalıydı. Yeniden örgütlenen bir toplumun önündeki engeller, bize nasıl yoğun bir kargaşa gibi görünüyorsa öyle. ”
Talih
”Dünyaya ve talihe yüz çevirerek mutluluğu, huzuru, sağlığı ve hatta zenginliği buldum. Ve atasözüne inat, oyunu terk edenin kazandığını anlıyorum. ”
”Dünyaya ve talihe yüz çevirerek mutluluğu, huzuru, sağlığı ve hatta zenginliği buldum. Ve atasözüne inat, oyunu terk edenin kazandığını anlıyorum. ”
Umut
”Umut bizi sürekli yanıltan bir şarlatandır. Benim için mutluluk da onu yitirdiğimde başladı. Dante’nin Cehennem’in kapısına yazığı şu dizeyi ben olsam, Cennet’in kapısına yazardım:
Lasciate ogni Speranza, voi ch’entrate. [Buraya girerken, tüm umutlarınızı terk ediniz.] ”
”Umut bizi sürekli yanıltan bir şarlatandır. Benim için mutluluk da onu yitirdiğimde başladı. Dante’nin Cehennem’in kapısına yazığı şu dizeyi ben olsam, Cennet’in kapısına yazardım:
Lasciate ogni Speranza, voi ch’entrate. [Buraya girerken, tüm umutlarınızı terk ediniz.] ”
Üzüntü
”Karısının dağınıklığına karşı vurdumduymazlığıyla tanınan ve çoğu zaman onun zenginliğinden yararlanan bir adam, onun ölümünden duyduğu bir üzüntüyü gösteriyordu, ama bana ciddi ciddi şöyle diyordu: ‘Marie-Thérése’nin ölümünden sonra 14. Luois’nin söylediğini söyleyebilirim: İşte, onun bana hiç tattırmamış olduğu ilk acı!’ ”
”Karısının dağınıklığına karşı vurdumduymazlığıyla tanınan ve çoğu zaman onun zenginliğinden yararlanan bir adam, onun ölümünden duyduğu bir üzüntüyü gösteriyordu, ama bana ciddi ciddi şöyle diyordu: ‘Marie-Thérése’nin ölümünden sonra 14. Luois’nin söylediğini söyleyebilirim: İşte, onun bana hiç tattırmamış olduğu ilk acı!’ ”
Vaaz
”Katolik bir köy papazı, bir Pazar vaazında müridlerine şöyle der: ‘Baylar, bu şatonun sahibi için Tanrı’ya yalvarınız. Paris’te işkenceden öldü.’ (Çark işkencesiyle öldürülmüştü.)”
”Katolik bir köy papazı, bir Pazar vaazında müridlerine şöyle der: ‘Baylar, bu şatonun sahibi için Tanrı’ya yalvarınız. Paris’te işkenceden öldü.’ (Çark işkencesiyle öldürülmüştü.)”
Yazarlar
”Yazarlar eğlendirdikleri insanları severler, gezginlerin şaşırttıkları insanları sevmeleri gibi. ”
”Yazarlar eğlendirdikleri insanları severler, gezginlerin şaşırttıkları insanları sevmeleri gibi. ”
Zorbalık
”Her şey ben, gerisi hiç: Bu; zorbalık, soylular yönetimi ve yandaşlarıdır. –Ben bir başkasıdır, bir başkası da ben: Bu da halk yönetimi ve yandaşları. Karar sizin!”
”Her şey ben, gerisi hiç: Bu; zorbalık, soylular yönetimi ve yandaşlarıdır. –Ben bir başkasıdır, bir başkası da ben: Bu da halk yönetimi ve yandaşları. Karar sizin!”
(Sonsöz)
Çevirisini Kenan
Sarıalioğlu’nun yaptığı Soğuk Kül isimli kitap, Sebastien-Roch
Nicolas Chamfort’un (1740, 41 –
1794) Türkçe’de yayımlanmış tek eseri. Önsöz’ünü
Albert Camus’nün yazdığı kitap 2003
yılında Gendaş Yayınları’nca
basılmıştı. Faklı bir biçim verme girişimi olarak da tanımlanabilecek bu
sözlüğün ilgili tüm alıntıları bu yayıma aittir. Sonuç iyi ya da kötü; karar sizin!
Yorumlar
Yorum Gönder