Niels Hav
1949 yılında Danimarka’nın
Jutland yarımadasında doğdu. Şiir ve öyküleriyle ülkesinin en önemli
edebiyatçılarından biri olan Hav’ın kitapları birçok dile çevrildi.
Uluslararası İstanbul Şiir Festivali kapsamında ülkemize de gelmiştir. Aşağıda
okuyacağınız şiir, Türkçedeki tek kitabı “Kopenhag
Kadınları” içinde yer alıyor. (Yasakmeyve Yay., 2013, sy. 56.)
Bundan önce de birçok
Türkçe yayında görünen Hav’ın ilk şiiri 2000 yılında ‘deprem dayanışması’ adına
dünya yazınından birçok yazarı buluşturan “Yer Sarsıldığında” (Yapı Kredi Yay.)
isimli antolojide yayımlanmış. Türkiye’ye sık sık uğrayan Niels Hav, şiirlerini
çeviren şairlerle arkadaş olmuş ama kendisini en çok 2009 yılında vefat eden Kemal
Özer’e yakın hissettiğini söylüyor: “O benim sanki Türk babamdı. Onu çok
özlüyorum.” (KK, sy. 81)
Kitabın sonunda Mustafa
Burak Sezer’in şairle yaptığı güzel bir söyleşi yer alıyor. (İlgilisi şuradan
okuyabilir.)
Şöyle diyor Niels Hav: “İyi bir şiir, otobandaki ölü bir porsuktan ya da bir
ufodan daha nadir çıkar karşınıza.” Borges
‘üzerine’ ya da Borges ‘için’ değil, o’nun körlüğüne dair yazdığı şiir, işte
böyle bir şiir.
Keyifli okumalar.
***
onun körlüğü üzerine
1
Acaba Borges Buenos
Aires’te
çapraşık öykülerini
söyleyerek yazdırdığından beri
şimdi daha mı ucuzladı
mürekkeple yazmak?
Bu Arjantinli Homeros
sözcükleri başkalarıyla
ortak kullandığımız
simgeler olarak görüyordu.
“Bence soyut estetik
anlamsız bir yanılsamadır,”
diye yazmıştı özgünlükten
vazgeçtiğini
sevinerek belirttiği bir
önsözünde. Nerdeyse nazlanmadan.
Ve ancak kör olduktan
sonra göz göze gelmişti John Milton’la
Yitik Cennet’te.
2
Aşk kör eder insanı. Ama
bu kırk yılını aldı Borges’in!
Kırk yıl süren ön
çalışmalar, öykünme ve öfke patlamaları
düş kaplanı kaçtığı zaman.
Ara sıra gidiyordu elbette
göz doktorlarına, ne var
ki aynı düş kırıklığı her defasında.
Nora’yı seven Joyce’u
inceledi, ama büsbütün kör olmadı
hiçbir zaman. Ancak Alonso
Quijano aklını kaçırıp kendisini
Don Quixote sandığında
terketti babasının kütüphanesini;
ve ancak Cenevre’de aşkı
bulduktan kırk yıl sonra,
görmez oldu Borges’in
gözleri –
Tam tamına Beethoven’ın
sağırlığı kadardı körlüğü!
3
Karanlıkta çalışıyor, ve
arı fizikötesiyle parlatıncaya kadar
belleğinde cilalıyordu
cümlelerini. “Şairse insan, şairdir her zaman
ve sürekli saldırısı
altındadır şiirin.” Borges talihsizliğinden
beslenerek, görünen
dünyayı bir yana itip onun yerine efsaneleri
ve eski İngiliz şiirini koydu,
böylece yeteneğe dönüştürdü
körlüğü: Ancak o zaman göz
hizasına geldi Homeros’la,
ve ancak o zaman karanlık
ve geniş dünyanın derinliklerine
ve bengilik denen o
kısacık bölüntüsüz zaman parçasına bakabildi.
Türkçesi:
Murat Alpar - Mustafa Burak Sezer
blogunuz çok güzel. hayli istifade ettim. çok hoş yazılar/şiirler istiflemişsiniz, tebrik ederim. selamlar, mehmed.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Mehmed Bey. Benden başkasına da keyif verdiğini duymaktan mutluluk duyuyorum. Selam.
Sil