21:47
Yaklaşık 20 dakika önce
sigara paketimde yalnızca bir dalımın kaldığını hatırlayıp bakkala yürüdüm. Şort
bile değil, kapriyle oturuyordum ama akşam vakti bile olsa böyle dışarı çıkamazdım.
Terlikle filan da olamazdı… İlhan Şevket Aykut, siz de mi böyleydiniz? Çorap,
pantolon; bütün urbalarımı muntazaman giyindim. Yalnızca tişörtüm. O biraz
pejmürdeydi. Öyle olmalı zaten. Bu beni saklar.
21:52
Dmitri Frolov. Böyle bir
yönetmen keşfetmiştim işte. Fotoğrafını görmek istedim. Kıyak bir herife
benziyor. Melankolik. Artaud’nun gençliğini andırıyor. Sıcak denizlerden
uzakta, 70 yıl sonra doğmuş. Babamla yaşıt. İlginç.
21:57
Ezan okunuyor. Odaklanamıyorum.
22:02
Nasıl film lan bu…
Kimden ve kaç kişiden
bahsedicem ben…
Alexander Blok, Edvard
Munch, Sergei Oskolkov, Ersan Erdura (sen nerden çıktın), Dmitri Frolov… Bildiğim
şu ki, sigaraya çıkmadan evvel bu yazıyı yazabileceğim konusunda daha cesur olduğum.
Eski malumatfuruşluğumla uzunca bir şeyler geveleyip yazıyı Fütüristika! ekibine (“sıradaki şarkıyı
tüm Radyo X çalışanlarına” yalnızlığı) ve daha özelde dostum Barış Yarsel’e
(benimle konuşmayı her zaman bir grup holiganla Aziz Yıldırım konuşmaya tercih
eden adama) ithaf edecektim. Çünkü bu tayfadan çok şey öğrenmiştim. Onlar bu
Türkçe konuşulan çölün arkeologlarıydı. Siteden sonra arşivi de kaldırmışlardı.
Mutlaka bir yerlerde, birilerinde duruyordur. Ama artık yüzünü görmek istediğim
bir sanatçının en güzel fotoğrafları beni o siyah-beyaz siteye götürmeyecek.
Eski misafirliklerim için olsun, kucak dolusu bir teşekkür etmek istemiştim.
22:17
Bu yazı yanlış yerde
yazılıyor. Bu yazı, başka bir el’den, Fütüristika!’da, hakkıyla yazılmalıydı.
Belki sigara almaya çıkmasaydım… Sigara
öldürür! Fütüristika! çok sigaradan öldü.
22:22
Film 10 dakika. Above
the Lake (1995?-2006?) Şairane, sazlı, sözsüz, tozlu bir rüya. Sonrasında
belki 40 dakika Ersan Erdura dinledim. Kahramanım. Kadife adam.
Sessiz
durur önümde resmin
Bakar bana gözlerin
Işık arar gecede resmin
Umut verir gözlerin
Bakar bana gözlerin
Işık arar gecede resmin
Umut verir gözlerin
(…)
İşte
resmin önümde sessiz, sessiz
Resmin duruyor
Renksiz geçen geceye, sensiz
Resmin duruyor
Renksiz geçen geceye, sensiz
Resmin
renkler veriyor
Ersan Bey, siz bu kalpsiz
ülkenin kalbisiniz.
22:26
Durgun yıllarında geldik
belki de dünyaya. Yüzyıl başları, hatırlayın, 1902 doğumlular ve diğerleri.
22:40
Kitaplarımın çoğundan hâlâ
uzaktayım. İnternetin sunduklarıyla hatırlamaya çalışıyorum. Zihnimde tortusunu
bırakan bu değildi.
Düş kurulmaz, yok artık şefkat ve ün.
Her şey bitti, geldi gençliğin sonu!
Yok artık yalın çerçevede yüzün,
Elimle masadan kaldırdım onu.
23:12
Cennet üzerine uzunca
düşündüm. Bütün mesele bu çünkü. Mutluluk arayışı, cenneti arayıştır. Anneannemin
cennette bir köşk yerine 5 katlı bir apartman sahibi olmak istediğini söylediği
noktaya gelince durdum, bunu aşamadım. Belki bu gece bir rüya görürüm ve
çıkarım bir süreliğine bu dünyadan.
Yaz sıcakları da geçer kış fırtınaları da
Geçer şenlikleriniz matemleriniz geçer
[29.06.2018]
Peter Kremis |
Yorumlar
Yorum Gönder