1520 dolaylarında
Saint-Avertin’de (Fransa) doğuyor Plantin. 20’li yaşlarının sonuna geldiğinde
Fransa’ya kıyasla insanların dinsel konulara daha açık olduğu ve ekonomik
şartların daha çok umut vaat ettiği bir yerde yaşamak istediğinden Benelüks
ülkeleri (Almanya ve Fransa arasında bulunan, günümüzdeki Belçika, Hollanda[Nederland]
ve Lüksemburg’u
kapsayan kıyı bölgesi) olarak adlandırılan bölgedeki Anvers iline yerleşiyor.
Ünlü bir tipograf ve matbaacı
(keyfi geldiğinde de şair!) olma yolundaki kariyerine ciltçi ve deri
tasarımcısı olarak başlıyor. Süslü deri işleri zenginlerden büyük rağbet
görüyor ancak 1555’teki bir olay Plantin’in kariyerinde değişiklik yapmasına
yol açıyor: Benelüks ülkelerinin yöneticisi olan İspanya Kralı II. Felipe için
ısmarlanan bir deri kutuyu kendi elceğizleriyle götürürken, Anvers’te saldırıya
uğruyor. Birkaç sarhoş Plantin’e kılıçla saldırıp omzundan yaralıyorlar.
Omzundaki yara iyileşse de Plantin artık ağır iş yapamayacak duruma geliyor, bu
nedenle zanaatına son vermek zorunda kalıyor. Sonrasında, bir Anabaptist olan
Hendrik Niclaes’in inayetiyle basım işine başlıyor.
Plantin, kurduğu basımevine De
Gulden Passer (Altın Pergel) adını veriyor. Markasının sembolü ise, “Çalış
ve Sebat Et” anlamına gelen “Labore et Constantia” yazısını çizen bir
altın pergel.
Fikren Protestan Reformcuların
yandaşı olsa da başını derde sokmaktan kaçındığı için suya sabuna dokunmadan
yaşasa da bunun sonucu olarak “din konusunda belirsiz bir tavır takınmak”la
suçlanıyor ve bu tavrı doğrultusunda sapkın kitaplar bastığına dair söylentiler
yayıldığı için 1562’de bir yıldan uzun bir süre için Paris’e kaçmak zorunda
kalıyor.
1563’te zengin tüccarlarla
kurduğu 5 yıllık ortaklık neticesinde kendi basımevinde 260 farklı eser
basıyor. Bunlar arasında Kitab-ı Mukaddes’in İbranice, Yunanca ve Latince baskıları
ve Hollandaca Katolik Leuven Kitab-ı Mukaddesi’nin güzel desenli baskıları da
bulunuyormuş –kaynakların yalancısıyım.
…
İşte, Christophe Plantin, 34 yılı
aşkın bir süre yürüttüğü matbaacılık işini yılda ortalama 55 kitap olmak üzere
toplam 1.863 farklı kitap basarak 1 Temmuz 1589’daki ölümüne kadar sürdürüyor.
Bunun, bugün bile bağımsız bir basımcı için muazzam bir başarı olduğunu
söylemek gerek.
Tabii, basım işindeki hüneriyle
değil, şiiriyle dikkatimi çekti Plantin. Bunu da hırsız saksağan gibi öylece paylaşmak
yerine, şair hakkında edindiğim bilgileri de blog için derlemek istedim.
Roland
Barthes, Plantin’in aşağıya aldığım ünlü şiiri Le
Bonheur de ce monde’u Collèce de France’daki dersini dinleyenlere de okumuş ve şerh etmiştir. Şiiri, Barthes’ın iki ciltlik Romanın Hazırlanışı (Sel
Yayınları, 2005) kitabını okurken keşfettim. Nefis bir şey hakikaten! Muska yapıp boyna
asılacak cinsten bir şiir. (Bir ara böyle bir diziye başlamak istiyorum: Muskalık Şiirler!) Daha çok Christophe Plantin
şiirini dilimizde okuyabilmek ümidiyle diyorum… Gören gözler için, bir
tanesi, aşağıda.
Bu Dünyada
Mutluluk
Kullanışlı, temiz ve güzel bir eve,
Kokulu ağaçlarla kaplı bir bahçeye
Meyvelere, nefis şaraba, sükunete, az sayıda çocuğa
Gürültüsüz
patırtısız sadık bir kadına sahip olmak yalnızca,
Ne borç, ne aşk, ne dava, ne kavga,
Ne de aileyle
bölüşecek mal mülk
Azla yetinmek,
Büyüklerinden hiçbir şey beklememek,
Bütün
tasarılarını da adil bir örneğe göre ayarlamak,
Açıkyürekli olmak
ve ihtirastan uzak yaşamak,
Kendini
tereddütsüz tapınmaya adamak,
Tutkularını
terbiye etmek, onlara itaati öğretmek,
Düşünceyi özgür, yargıyı da güçlü kılmak,
Aşılı ağaçları yetiştirirken tespih elde dua etmek,
Ve evinde yavaş yavaş ölümü beklemek.
Çeviren:
Mehmet Rifat & Sema Rifat
Yorumlar
Yorum Gönder