Homeros’un
(M.Ö. 9. Yüzyıl) manzum destanı İlyada 10
yıl süren Truva Savaşı’nı, Odysseia
ise Odysseus'un İthaca'ya, evine dönünceye kadar geçen 10 yıl boyunca başından
geçenleri anlatır.
∭
Victoria
Çağı/Dönemi, İngiltere Kraliçesi Victoria’nın 1837-1901 arasındaki uzun
hükümdarlığında İngiltere’de yaşanan muazzam kültürel gelişmeleri ifade etmekte
kullanılıyor. Bu dönemin şiirle ilgili en önemli temsilcisi olarak kabul edilen
Alfred Tennyson’ın (1809 - 1892) Enoch Arden (1864) isimli manzum
hikâyesi Kasım 2018’de Tamer Gülbek çevirisi ve VakıfBank Kültür Yayınları
(VKY) etiketiyle Türkçedeki yerini almıştı. Romantik dönem şiirinin William
Wordsworth (1770-1850), Lord Byron (1788–1824), Percy Bysshe Shelley
(1792–1822) ve John Keats (1795–1821) gibi öncü isimlerinin bıraktığı geleneği
incelikle sürdürdüğü yazılıyor.
Tennyson,
Ece Ayhan’ın Yahya Kemal için söylediğinden mülhem, 40 yıllık devlet şairi
aslında –ama Y.K. gibi bir sinekür değil, basbayağı Lord. Üstelik, Kraliçenin
ayaklarına kapanmışlığı –resmen– o ayakları öpmüşlüğü de vaki değil! (Bkz. Mina
Urgan, Bir Dinozorun Anıları, sy. 211-214) Hafif Süvari Tugayının
Hücumu (The Charge of the Light Brigade) isimli şiiri ile Osmanlı’nın da
paydaşları arasında olduğu Kırım Savaşı sırasında meydana gelen 25 Ekim 1854
tarihli Balaklava Muharebesi’nde yaşanan bir askeri hezimeti, Prenses
(The Princess) şiiri ile kraliyet ailesindeki yaygın sahte kahramanlığı eleştirip
tiye almıştır.
VKY
kitabı güzel bir edisyonla yayımlamış. Malum, VKY kitapları Bülent Erkmen’in
tasarım danışmanlığında hazırlanıyor. Kitapta Tamer Gülbek tarafından yazılmış
tafsilatlı bir Önsöz, İngilizce-Türkçe paralel metin ve Mallarme’nin –sonsöz
niyetine– Tennyson’ın ölümünden sonra yazdığı “Buradan Görünen Tennyson” başlıklı
yazısı yer alıyor (Bu yazıyı Fransızcadan Murat Erşen çevirmiş.).
Enoch Arden, bugün biraz
demode gelse bile beslendiği kaynak itibariyle kadim bir anlatı. 100 yılı aşkın
bir süre etkisini sürdürmüş bu melodramın popülaritesi yazıldığı dönemle
sınırlı kalmamış ve 2 kez Amerika’da 1 kez de kendi ülkesi İngiltere’de toplam
3 kez sinemaya uyarlanmış. Üstelik bu filmlerin ilki 1911’de D. W. Griffith
tarafından yapılmıştır. (Malum, Godard’ın deyişiyle “sinema Griffith ile
başlar…”) Ayrıca Richard Strauss 1897 yılında Enoch Arden’in yüksek sesli
okunmasına eşlik etmek üzere bir piyano partisyonu bestelemiştir. Aynı bestenin
1961 tarihli Glenn Gould ve Claude Rains tarafından sahnelenen bir performansı
da var. İnternetten bu kayıtlara ulaşmak mümkün. İşin güzel yanı şu ki VKY
Enoch Arden’i –Önsöz ve Mallarme’nin yazısı da dâhil– aktör ve seslendirme
sanatçısı Uğur Taşdemir’e okutup YouTube’da paylaşmış.* Alışık olmadığımız
türden, şiirperver yurttaşlar için güzel bir jest olmuş bence. (Yine de usta
bir seslendirmen olan Uğur Taşdemir’in sesine –adet olduğu üzere–
Strauss’un
bestesi de eşlik etseydi keşke demekten kendimi alamadım.)
Enoch Arden’in konusuna
gelecek olursak… Bir liman kasabasında yaşayan üç çocuğun sahildeki oyunuyla
başlıyor şiir: Philip Ray, Enoch Arden ve Annie Lee. Erkeklerin ikisi de
Annie’ye âşıktır. Büyüdüklerinde Annie, Enoch’la evlenir. Yedi yıllık
evlilikten ve üç çocuk sahibi olduktan sonra, Enoch bir deniz yolculuğuna
çıkar. Fakat gemisi kazaya uğrar ve Enoch on yıl boyunca ıssız bir adada “Robinson
Crusoe hayatı” sürer. Tennyson’ın şiiri bundan sonra Enoch’un adada yaşadıklarını,
hikâyesini okuyabildiğimiz tüm ada mahsurları gibi nasıl bu adadan kurtulduğunu
ve yurduna/evine (İthaka’ya!) döndükten sonra nelerle karşılaştığını işliyor.
Annie bir Penelope midir ya da Enoch bir Odysseus? Ya Telemakhos? Bunlar
okuyucunun bulması gereken cevaplar.
Ah ulu Tanrım, yüce
Kurtarıcı,
Bana ıssız adada dayanma gücü verdin,
Ne olur bu yalnızlığıma da dayanma gücü ver! (s. 83)
Mallarme, üstün bir
sanatsal kültürün, bir seçilmiş üzerinde üretebileceği ne varsa Tennyson’ın
bunların hepsine –tedirgin edici bir biçimde ve ayrılığa yer vermeksizin– sahip olduğunu yazıyor.
İngiliz dilinin kendine has tabiatından kaynaklanan müziği içinde Tennyson
şiirinin olmazsa olmaz olduğunu belirtip, “Tennyson olmasa İngiltere’ye has
müzik eksik kalırdı” diyor ve Poe’nun gençlik yıllarından kalma mübalağalı
anlatımı ile sözlerini bitiriyor: “Şimdiye kadar yaşamış en soylu şiirsel ruh.”
M. Milât
Özçelik
Alfred, Lord Tennyson, by Julia Margaret Cameron, 1869. |
Bana ıssız adada dayanma gücü verdin,
Ne olur bu yalnızlığıma da dayanma gücü ver! (s. 83)
*https://www.youtube.com/watch?v=YhY_caK8FJY
Yorumlar
Yorum Gönder