Ana içeriğe atla

Peter Laugesen: Bir Ermiş

  


Peter Laugesen (1942, Danimarka) harika bir şair. Sincabın Sakladığı Sözcükler isimli seçme şiirlerini içeren kitabı Danca’dan yaptığı çevirileriyle bildiğimiz şair Murat Alpar çevirmiş (YKY, 2011).
 
Laugesen'in şiirini/sesini, Wordsworth ile Prévert arasında bir yerde konumlandırdı zihnim. (Oysa "Ermişler" listesinde bu iki isme de yer vermiş değil.) Tabiat sevgisi ve yüksek gözlem gücüyle Wordsworth'e, şiirlerin edasındaki o alaycı ama bir yanıyla hep ince bir hüzün taşıyor oluşuyla Prévert'e... (Belki biraz da, "Ben, şiirlerimi ayaklarımla yazarım." diyen Voznesenski'ye yakın, şu dizeleriyle: "şiirin ayaklarıyla ancak/ bulabilirim evin yolunu".)
 
Murat Alpar kitap için yazdığı Önsöz'de, şöyle demiş şair için: "Peter Laugesen otomatik yazı, ölçülü uyaklı şiir, anlamsız şiir, bilgece şiir, felsefi şiir, aşk şiiri, doğa şiiri vb her tür şiir yazmıştır/yazmaktadır. Kitaplarında sayfalar dolduran şiirlerin arasına sık sık ikişer üçer dizelik haiku benzeri şiirler serpiştirir. Kimi şiirlerinin biçemi dağınık, kimi şiirlerininse derli topludur. Kimi şiirlerinde düzeltmeler yapmaz, ilk yazıldıkları biçimde bırakır. Bu tür şiirlerde, şiirin yazılış sürecinde şairin yaşadığı heyecanı okurun paylaşabilmesi apayrı bir yaşantıdır."
 
Bu karmaşayı, dağınıklığı çok sevdim ben. Küçük bir şenlik havasında okudum Sincabın Sakladığı Sözcükler’i. Küçük bir “dünya şiiri antolojisi” gibiydi… Aşağıda not alığım şiirlerden bir demet var. İyi okumalar.
 
~~
 
"Bir gün dönüp arkama baktım,
hiçbir şey yoktu görünürde.
 
Hiç hesaba katmamıştım böyle bir yalnızlığı..."
 
*
 
"Tek gerçek şiirsel duygu derin hüzündür.
Onun içinde tomurcuklanır gülümseme,
gözyaşı olur damlar kahkaha."
 
*
 
"Ya ben firar ederim
ya da ülkem
— sonuç hep aynı
yalnızca şiirin ayaklarıyla
bulabilirim evin yolunu"
 
*
 
"Kötülükten de kötüsü
korkaklığın aldığı ürpertici öçtür
kötülüğün kurbanlarından."
 
*
 
"BUGÜNE DEK SÖYLEDİĞİM
HER ŞEY
BİR TENEKE KUTUNUN
ÜSTÜNE YAĞAN YAĞMURDAN
BAŞKA BİR ŞEY
DEĞİL"
 
*
 
"kasım benim zamanımdır aarhus'ta
sokaklar karanlık ve yağmurdan ıslak ve pırıltılı
yapraklarsa şimdiden sümüklü birer anı
yerel bir yurtsever değilim ben
ulusçu da değilim
ama bu kent bu çağ bu yer
ve bulunduğum yerdeki bu dil
ben olan ben —
iyi kötü her yönüyle
yirmibeşini dolduran bir evliliğin
yıldönümü şarkısı gibi
her şeyi yerli yerine oturtan
eski bir caz ezgisi gibi
ne diyorsun çomar
bir şey mi kuruyorsun kafanda"
 
*
 
ERMİŞLER
 
Shakespeare
Joyce
Beckett
Artaud
Baudelaire
Mallarmé
Rimbaud
Hölderlin
Dostoyevski
Diderot
Faulkner
Dickinson
Benjamin
Brecht
Benn
Poe
Carroll
Williams
Pound
 
*
 
"okuduklarım neydi? Suzuki'yi, Debord'u, Artaud'yu okudum.
Dylan Thomas sesti, akarsuydu Kerouac. Finnegans Wake
balta girmemiş yapay bir orman. Konakladığım ilk yerlerdi bunlar
geleceğin çölünde."
 
*
 
"Artık var olmayana
giden yolda
buldu o
sözcükleri."
 
*
 
"Eski defterleri karıştırmakla geçiriyor ömrünü insan,
karıştırılan bir eski deftere dönüşünceye dek yaşam."
 
*
 
"Şiirler acıkmış
yavru kuşlardır
şafakta cıvıldayan"
 
*
 
"Taşlar görüyorum gene
topraktan dışarı fırlamış
onları toplamamı istiyorlar"
 
*
 
"Dolgun ve yabansı
yüzüyor ay suda
atlayabilirim
onun üstüne birazdan
bodoslamasına
Li Po ustanın
küt küt atan kalbine
fırlatılan bir ok gibi."
 
*
 
"
oh —
ah —
uh —
 
kuzeyden soğuk
güneyden sıcak
batıdan fırtına
doğudan uyak
 
oh —
uh —
ah —
"
 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yusuf Atılgan'ın Bütün Şiirleri (ve Birkaç Soru)

Ölü Su İçsin mi kansıcağı ikindilerde İki ucu denizsiz çay suyundan Dört boynuzlu yörük öküzü Çıkamaz ininden yaz uykusunda çakıroğlan duvarda çamursarısı sidikkızılı boynuzbozu bir ölüdoğa sıvanın altında kim var Susuz aç kim gizliyor olumlu tarhanayı sevimli ifritlerden as kendini çakıroğlan bir türküde oturacaksın yapayalnız sabah çayları bir türküde üzüm Kısır tarlada gereksiz bir kaya ya da İskender sininde bir kabartma taşdonuğu (yaşadıydı Karacoğlan Kızı Yunus karıncası kansıcağı ikindilerde harman kaşıntısı) Kendir saplarıyla asılmış uzarken yarı yolda Suçluyum sayın yargıç bir zurnacı çingene ısmarlayın ipime Ya siz sayın Yargıç? Yusuf Atılgan [Yazı Dergisi,   Sayı 1,   1978.] * Ayrılık Doğu yeli esiyor karşıdan kirpiklerim tozlu Ergin başaklar geçiyor iki yanımdan Sensiz Bir serin denizde misin kumda mısın Öyle mi omzunda kuruyan deniz tuzu Bensiz Çorak tarlada geçkin bir at çakalı Bir...

[...] Günce

M. Milât Özçelik [22 Eylül 2023 – 8 Mart 2024]   ~  B İ T T İ  ~   23. Hafta & 24. Hafta   Temmuz ayının o güzel, sıcak günlerinin birinde, 'dünya hayatım' için işbaşı yapar gibi, bir pazartesi sabahı doğmuşum, 25 Temmuz 1988'de. Belki de bundan, yaz günlerini çok severim. Güneşten şikâyet eden biri olmadım hiç. Yazın bitimiyle beliren sonbaharı sevmeyişim de yine bundan olsa gerek. Sonbaharın gelişiyle hissettiğim şey hüzün değil, düpedüz üzünçtür. Tabiatın sonraki adımını, kışı düşünüp iyice üzülürüm. Bütün kışlarım üzgün geçer. Derken ilkbahar gelir. İlkbaharı yazdan da çok severim. Çiçeklenen ağaçları izlemeye, kuş seslerini dinlemeye, çimlenen toprağa bakmaya doyamam. Yeşilin bütün tonlarını severim. İlkbaharda göğün rengi bile açılır. Kışın kasveti dağılmış, öfkesi dinmiştir. Yer gök ferahlar, tabiat gibi insan da gevşer, hafifler... Çocukluğumun yarısı, bir gölgeye uzanıp o berrak göğü izlemekle, onu anlamaya çalışmakla geçti. Geniş zamanlardı. ...

"Blasted" / Sarah Kane (1995, İlk Oyun)

 BLASTED- HAVAYA UÇURULDU Sahne 1 Leeds’de çok pahalı bir otel odası. Dünyanın herhangi bir  yerinde olabilecek kadar pahalı olanlardan biri. Büyük çift kişilik bir yatak Bir minibar ve buzlar içinde bekleyen şampanya Bir telefon İri bir çiçek demeti İki kapı. Biri  koridora, öbürü yatak odasına açılıyor. İki kişi girer . Ian  ve   Cate . Ian  45 yaşında, Gal doğumlu ancak hayatının büyük bir kısımını Leeds’de geçirmiş olduğu için aksanı kapmış biri. Cat e  21 yaşında, Güney Londra aksanlı orta sınıf bir güneyli. Gergin olduğunda tekliyor. Girerler Cate   kapıda durur odanın şıklığı karşısında şaşırmıştır. Ian  içeri girer.  Bir gazete yığınını fırlatır yatağın üzerine. Doğruca minibara gidip kendisine büyük bir bardak cin koyar. Kısa bir süre  caddeden dışarı bakar. Sonra odaya doğru döner. Ian   Bundan daha iyi yerlerde de işedim. Büyük bir yudum cin alır. K...