Guattari Kafka külliyatından (mektuplar, günlük,
kurgular, defterler) istifade ederek, hayatının bir döneminde ‘Bir Kafka Filmi’
çekmeye çalışmış (kitabın ‘sunuş’ yazısında Stephane Nadaud’nun da belirttiği
üzere ‘Kafka üzerine bir film’ değil, dikkat, ‘Bir Kafka Filmi’! Aslında bu
uyarıyı/düzeltmeyi yapan kişi Guattari’dir…) ve neyse ki başaramamış! Kitap
için bir düş antolojisi denilebilir ve Nadaud’nun sunuş
yazısıyla açılıp sayısı altmış beşi bulmayan (!) Kafka düşünden geçerek,
‘Davalar ve Yordamlar’ ile ‘Kafka’nın Bandı’ metinlerine ulaşıyor. (Bu iki
metin de ’84 yılında dergilerde yazılmış sıkı yazılar.) Kitabın son bölümü
ise Notlar. Bunlar Fransız editör tarafından hazırlanmış ve MonoKL
editörlerince de aynen korunmuş. Ama bunun öncesinde aradığımız, merak
ettiğimiz ve evet, ne yazık ki hayal kırıklığına uğradığımız ‘Bir Kafka Filmi
Tasarısı’ bölümünü okuyoruz. Ben kitabın en özel pasajlarını okuyacağımı
zannettiğim bu bölümden hiç tat alamadım. Fazla teknik. Ne Bela Tarr’ın duygusu
var, ne Leos Carax’ın ironisi. Batardı zaten bu film!
Kitap, bildiğiniz, iyi kötü hepimizin hayatının bir
döneminde herhangi bir sebeple tuttuğu bir takım notlar tarzında hazırlanmış
aslında. O yüzden büyük bir beklenti içerisine girmek zaten yanlış olur. Ama
kitaba da adını veren bölüm, yani Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü beş
kelimeyle takdire şayan bir işçiliğin ürünü! Kitabı okunur ve
özel kılan yer de tam olarak bu bölüm zaten. Guattari, Kafka’nın bütün
külliyatını, çekmeyi arzu ettiği film için hafızasına nakşetmişçesine adım adım
izliyor. Özellikle Kafka’nın mektuplarında anlattığı rüyalarını bizim için ya
da daha doğru ifadeyle, tasarısı için birer somut nesne haline getiriyor. Bu
anlamda etkileyiciydi gerçekten de.
Kitabı Fransızcadan çeviren Murat Erşen, düşlerin
aktarımı sırasında yapılan onlarca bölük pörçük alıntı için Türkçe’deki tüm
-ciddi- Kafka çevirilerini kontrol etmiş, bir hayli detaylı bir şekilde
taramış. Oldukça zor bir işin altından hiç sırıtmadan kalkmış, bunu söylemek istiyorum.
Guattari’nin kullandığı alıntıları aracı kullanmadan yani Fransızca metindeki
kullanımıyla da çevirebilirdi ama bunu yapmamış ve sıkı Almanca
çevirmenlerimizin yaptığı tercümeleri kullanmayı tercih etmiş. (Bunu önemsiyor
oluşumun bir diğer nedeni de şu: bu kitabı okuyan biri Kafka ile ilgili
Türkçe’deki mevcut en iyi çevirilerin de bir listesine ulaşmış olacaktır.) Bu
saygı, saygıyı hak ediyor doğrusu.
İyi bir kitap okudum!
Yorumlar
Yorum Gönder