Balthasar Klossowski de Rola ya da ‘camia’
içindeki adıyla Balthus.
Polonya göçmeni bir ailenin çocuğu
olarak Paris'te dünyaya geliyor.
Pek az değinildiğini gördüm ama
bana göre Balthus ile ilgili en enteresan ayrıntı Rilke'nin üvey
oğlu olmasıdır. Annesi, Balthus'un babasının ölümünden sonra, şair Rilke ile
aralarında yıllar içinde gelişen yakınlıklarını evlilikle devam ettirmiş.
Rilke'nin ününden Balthus da nasibini almış denebilir. Rilke'nin onu her
zaman desteklemiş olduğunu söylüyor tarih...
Tabii Balthus gibi birinin
Rilke'nin sayesinde bir yerlere geldiğini ima etmiyorum, aman! Resimlerinden
yalnızca Rilke değil, Camus, Bonnard, Malle ve Reha
Erdem gibi daha birçok isim etkilenmiş, bunu eserlerine yansıtmışlar. Hatta
Camus ile olan yakınlıkları Camus'nün bir kitabına Balthus tarafından çizilmiş
desenlere kadar gider. (Bkz: Veba.)
Herhangi bir ekole bağlı olmayışının
yanında resmettiği “küçük kadınlar” yüzünden homofobik ve sapık gibi
bir hayli sert eleştirilere maruz kalmış. Yaşlandığı, hayatının son
demlerini yaşadığı zamanlarda kendisinden bir hayli küçük bir kadınla evlenmesi
(yirmili yaşlarında bir Japon) bu söylentilere tuz biber ekmiş.
Balthus, şöyle oturma
odasının iman tahtasına çökecek türde tablolar yapan biri olmadığı ve işlediği
konular itibariyle birçok toplumda kolay kolay sindirilemediği için
biraz gizli sevilir efem! Eşe dosta, “bak işte benim o çok sevdiğim ressamın tabloları şunlar” dediğinde,
arkanızdan ne gibi şayialar yayacağını kimse bilemez!
Hülasa, Balthus'u seviniz, ama
sessiz, içinizden!
Yorumlar
Yorum Gönder