92. yaş gününü kutladığı 16
Marttan beş gün sonra, 21 Mart 2012'de dünyamızdan geçip giden büyük İtalyan
senaryo yazarı, şairin adıdır: Tonino Guerra.
Onun senaryosunu yazdığı / içinde
yer aldığı filmlerde kuşlardan, ağaçlardan, inatçı bir tekrarla akıp giden
nehirlerden, rüzgârla okşanıp duran ekinlerden bahseden ve 'felsefe yapmadan
duramayan' karakterlere yer verişi kimilerine biraz ‘ağır/sıkıcı’ geliyor olsa
da, ben kendisini, asıl (ve “keşke yalnız”) bunun için sevmiştim diyebilirim.
Israrla ve derin, şiirle yüklü
bir inatla bunu/bunları tüm hayatı boyunca önplana çıkarışı beni hep
cezbetmişti. Bu konuda yalnız sayılmayacağım ki Michalengelo Antonioni'den Andrei
Tarkovsky'ye, Federico Fellini'den Theo Angelopoulos'a, Nacer
Khemir’e kadar birçok 'özel' yönetmenin filmlerinde senarist olarak yeraldı
Guerra.
Antonioni ile ‘Macera’,
‘Gece’, ‘Batan Güneş’, ‘Kızıl Çöl’, ‘Cinayeti Gördüm’, ‘Zabriskie Point’;
Fellini ile ‘Amarcord’; Angelopoulos ile ‘Puslu
Manzaralar’, ‘Sonsuzluk ve Bir Gün’, ‘Ağlayan Çayır’; Andrei
Tarkovski ile ‘Nostalghia’; Nacer Khemir ile ‘Bab
Aziz’; Francesco Rosi ile ‘The Mattei Olayı’, ...
filmlerinde birlikte çalıştı!
Ama her şeyi –bütün bu
ansiklopedik bilgileri– bir kenara bırakıyorum (yok, korkmayın, kuşlardan
ve ağaçlardan söz etmeyeceğim); şu sözü 'sarfedebilmiş' olması bile Tonino
Guerra’nın benim dünyamda müstesna bir yere yerleşmesine yetiyor da
artıyor:
“Çalıştığım tüm yönetmenlerin
senaryolarına biraz şiir katmaya çalıştım, onların buna ihtiyacı olmasa da.”
1983 tarihli “Zamanda
Yolculuk” belgeselini
izlemiş olanlar hemen anımsayacaktır; filmin başlarında Tarkovsky ve Guerra
arasında şöyle ‘şiirli’ bir konuşma geçer:
Guerra:
Biliyorsun, Andrei, dün akşam
birkaç şiir yazdım.
Tarkovsky:
Öyle mi?
Guerra:
Evet, senin için.
Tarkovsky:
Benim için mi?
Guerra:
Evet, duymanı istiyorum… Lehçeye
uygun yazıyorum, İtalyanca değil. Ama İtalyanca okuyacağım, böylece bir şeyler
anlayabileceksin…
“Bir evin ne demek olduğunu
biliyorum
Bir ceket mi? ya da şemsiye, eğer
yağmur yağarsa?
Şişelerle, yırtık pırtık
giysilerle, tahta ördeklerle,
perdelerle, vantilatörle
doldurdum içini.
Sanki hiç ayrılmak istemiyorum
O zaman bir kafes
uğrayan herkesi esir eden
Senin gibi bir kuşu bile, kardan
kirlenmiş.
Ama birbirimize söylediğimiz
o kadar açık ki sır olarak
kalamaz.’’
Tarkovsky
(gülümseyerek):
Güzel. Çok güzel... Çok hüzünlü...
Guerra:
Hayır, bize umut veriyor. Herşey
iyi olacak.
*
Tonino
Guerra’nın kendisinden öte, nazarımda temsil ettiği şey’ler itibariyle ölümsüz
bir isimdir, bir kahramandır… ve biz onunla, iki güzel dostuz.
Yorumlar
Yorum Gönder